çok ta korkmadım
geçlerden
geç kalmalardan,
unutulmalardan
benim
derdim
açmayan
sarı güllerdi,
gülmeyen çocuk
yüzleri,
eski bahçelerde
tahta kapılar üstünde
mor sarmaşıklar..
o
yollar mı
unutacaktı beni
gençliğimi geçirmişim
üstlerinden,
sıralı kerpiç
duvarlar
ispirli
sivri burunlu
koca kulaklı
bakkal
kollarında
siyah kolçaklar
üstten don lastiği
ile çevrelenmiş
sıkardı
biraz unutmak,
ayakkabılarımı
tanırdı sesinden
kazımpaşa yokuşu
o
mavi pencerede,
tül perde arkasından
bakan
tefeci pos bıyıklı
adamın
sıska
kızı
çok ta korkmadım
geçlerden
geç kalmalardan
aklıma bile
getirmedim
unutulmaları
o'na
esir
hürriyeti özlüyor,
sakat çocuk
yürümeyi.
göl kurumuş,
balık
çırpınıyor
suyu
özlüyor
bedenimden
ruhum
ayrılmış,
sesin kulaklarımda.
hecesiz,
sessiz
yaşamın
içindeyim,
sağım solum
yönüm koybolmuş,
karanlık
gecede
akşam sefalarının
kokuları dolmuş
odama
umurumda mı.
dünyanın
canı cehenneme
dostum.
çok eksikim
çok yarımım
çok
yalnız
çok perakende.
ağzımda bıçaklar
var
açamıyorum.